Sonuçlar alt kısımda listelenicektir.
-
Tarih boyunca toplumlar, ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşam kalitesini artırmak için farklı enerji kaynaklarına yönelmişlerdir. Bu yolculuk, rüzgarın basit mekanik işlerde kullanılmasından, kömürle sanayinin doğuşuna, petrolden ulaşım devrimine, doğalgazın ısınma ve sanayiye entegre edilmesine, nihayet günümüzde elektriğin nükleer, güneş ve rüzgar gibi kaynaklarla üretilmesine kadar uzanır
-
Enerjinin gizli kahramanları; santral mühendislerinden hat teknisyenlerine, sayaç görevlilerinden Ar-Ge çalışanlarına kadar görünmeyen ama hayatımızı aydınlatan emekçilerdir. Onların gece gündüz süren özverili çalışmaları sayesinde elektrik, doğalgaz ve diğer enerji kaynakları kesintisiz bize ulaşır.
-
Dünyada ve Türkiye’de elektrikli araçlar, çevresel kaygılar, enerji güvenliği ve teknolojik dönüşümün etkisiyle hızla yaygınlaşmakta; özellikle Çin ve Avrupa’nın liderliğinde global pazar büyürken, Türkiye de yerli üretim ve altyapı yatırımlarıyla bu dönüşümde güçlü bir konum edinmeye çalışmaktadır.
Türkiye, son yıllarda enerji bağımsızlığı hedefi doğrultusunda denizlerde yürüttüğü petrol ve doğal gaz arama, sondaj ve üretim faaliyetlerine büyük yatırımlar yapmaktadır. 2025 yılı itibarıyla, enerji filosuna eklenen yeni sondaj gemileri, modern sismik araştırma gemileri ve yüzer üretim platformlarıyla Türkiye, dünyanın en modern derin deniz sondaj filoları arasında 4. sıraya yükselmiştir. Bu çalışma, Türkiye’nin enerji filosunun gelişimini, mevcut gemilerin teknik özelliklerini, görevlerini ve ülkenin enerji stratejisine katkılarını ayrıntılı olarak incelemektedir.
-
Enerji verimliliği, yaşam standardı ve üretim kalitesinden ödün vermeden birim başına enerji tüketimini azaltarak ekonomik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği destekleyen stratejik bir yaklaşımdır. Türkiye, 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda enerji verimliliği politikalarını güçlendirmiş, kapsamlı eylem planları ve yatırımlar ile enerji yoğunluğunu düşürmeyi hedeflemiştir. Küresel ölçekte ise enerji verimliliği, iklim değişikliğiyle mücadele, enerji arz güvenliği ve ekonomik rekabet gücünün artırılması için temel bir politika alanı haline gelmiştir.
-
BM Sürdürülebilir Kalkınma Amacı 7 kapsamında 2030 yılına kadar uygun fiyatlı, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye evrensel erişim hedeflerini incelemekte, özellikle Afrika’da temiz pişirme teknolojilerinin yaygınlaştırılması, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarına odaklanmaktadır. Ayrıca, uluslararası işbirlikleri, finansman modelleri ve politika stratejileriyle enerjiye erişimin sosyal, ekonomik ve çevresel etkileri detaylı olarak ele alınmaktadır.
-
Küçük Modüler Reaktörler (SMR’ler), enerji dönüşüm sürecinde nükleer teknolojinin yeniden ön plana çıkmasını sağlayan en önemli yeniliklerden biridir. Geleneksel büyük nükleer santrallere kıyasla daha düşük güç kapasitesine sahip olmalarına rağmen, SMR’ler enerji üretiminde esneklik, güvenlik ve maliyet etkinliği açısından dikkat çekmektedir.
-
Türkiye’nin enerji dönüşüm süreci, yenilenebilir kaynakların payını artırmakla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda karbonsuz yakıtların üretim ve kullanım altyapısının güçlendirilmesini de gerektirmektedir. Bu çerçevede hidrojen enerjisi, özellikle “temiz hidrojen” kavramı üzerinden ulusal enerji stratejisinde merkezi bir rol kazanmaktadır.
-
Orta Doğu uzun yıllardır küresel enerji politikalarının merkezinde yer alan, petrol ve doğalgaz rezervleriyle stratejik bir bölgedir. On yıllar boyunca hidrokarbon ihracatı bölge ekonomilerinin temelini oluşturmuş olsa da son dönemde güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar hızla artmaktadır. Bu kapsamda enerji çeşitlendirmesi, ekonomik sürdürülebilirlik, teknoloji yatırımları ve bölgesel işbirliği, Orta Doğu'nun enerji geleceğinin belirleyici unsurları olarak öne çıkmaktadır.
-
Enerji verimliliği günümüzde hem ekonomik kalkınmanın hem de sürdürülebilir çevresel politikaların merkezinde yer alan temel bir stratejik araçtır. Dünya nüfusunun hızla artması, ekonomik büyümenin devam etmesi, yükselen yaşam standartları ve elektrikleşme süreçlerinin ivme kazanması enerjiye olan talebi sürekli artırmaktadır. Yapılan çalışmalarda son yıllarda küresel enerji verimliliğindeki ilerlemenin belirgin biçimde yavaşladığı görülmektedir. 2010’lu yıllarda enerji verimliliği yıllık ortalama %2 düzeyinde iyileşirken, 2019 sonrası dönemde bu iyileşme yaklaşık %1,3 seviyesine gerilemiştir. 2025 yılı için beklenen ilerleme ise %1,8 civarındadır. Bu oran, ülkelerin 2030 yılına kadar yıllık yaklaşık %4’lük bir iyileşmeye ulaşma hedefinin oldukça gerisindedir. Bu tablo, enerji verimliliğinin artık geciktirilemeyecek ölçüde kritik bir politika alanı olduğunu göstermektedir.