Enerji Platformu | Türkiye'nin Kapsamlı Enerji Bilgi ve Haber Merkezi



379633837-enerji-platformu-turkiye-nin-kapsamli-enerji-bilgi-ve-haber-merkezi.png
Enerjiye Erişim Problemi Devam Ediyor
BM Sürdürülebilir Kalkınma Amacı 7 kapsamında 2030 yılına kadar uygun fiyatlı, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye evrensel erişim hedeflerini incelemekte, özellikle Afrika’da temiz pişirme teknolojilerinin yaygınlaştırılması, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarına odaklanmaktadır. Ayrıca, uluslararası işbirlikleri, finansman modelleri ve politika stratejileriyle enerjiye erişimin sosyal, ekonomik ve çevresel etkileri detaylı olarak ele alınmaktadır.

Enerjiye Erişim Problemi Devam Ediyor

 

Enerji, modern yaşamın sürdürülebilirliğinin en kritik unsurlarından biridir. Küresel ölçekte ekonomik büyümenin, sosyal refahın, sağlık hizmetlerinin gelişiminin ve çevresel sürdürülebilirliğin temelini enerjiye erişim oluşturmaktadır. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler tarafından 2015 yılında belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA), enerjiye erişimi sadece teknik bir konu değil, aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve çevresel bir sorumluluk olarak değerlendirmektedir. Özellikle SKA-7 başlığı altında, 2030 yılına kadar herkesin uygun fiyatlı, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerji hizmetlerine erişiminin sağlanması hedeflenmektedir. Ancak bu hedefe ulaşma yolunda önemli engeller mevcuttur. Günümüzde yaklaşık 2 milyar insan, modern enerjiye erişememekte ve hâlâ odun, kömür, hayvan atıkları gibi geleneksel biyokütle kaynaklarına dayalı yöntemlerle yemek pişirmekte, ısınmakta veya aydınlatma ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Bu durum özellikle Sahra Altı Afrika ve Güney Asya bölgelerinde yoğunlaşmakta, küresel enerji eşitsizliğini derinleştirmektedir.

Enerjiye erişimin kısıtlı olduğu bölgelerde yaşayan nüfus, ekonomik ve sosyal açıdan dezavantajlı konumda bulunmakta; kadınlar ve çocuklar bu sorundan en fazla etkilenen gruplar arasında yer almaktadır. Enerjiye erişim eksikliği, sadece bireysel yaşam standartlarını değil, aynı zamanda eğitim, sağlık, istihdam ve çevre gibi kalkınmanın temel bileşenlerini doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle enerjiye erişim sorununun çözümü, küresel kalkınma stratejilerinin merkezinde yer almakta ve sürdürülebilir bir gelecek için temel bir öncelik oluşturmaktadır

SKA-7, enerjiye erişim alanında belirlenen küresel yol haritasının çerçevesini oluşturmaktadır. Bu hedef kapsamında, 2030 yılına kadar herkesin modern enerji hizmetlerine erişimini sağlamak, yenilenebilir enerji kullanımını artırmak, enerji verimliliğini iki katına çıkarmak ve uluslararası işbirliğini güçlendirmek gibi stratejik amaçlar belirlenmiştir. SKA 7.1 kapsamında, enerjiye evrensel erişim hedefi; elektriğe ulaşabilen nüfusun oranını artırmayı, aynı zamanda ısınma, aydınlatma ve yemek pişirmede temiz yakıt ve teknolojilerin kullanımını yaygınlaştırmayı hedeflemektedir.

Günümüzde hâlen milyarlarca insan, özellikle Afrika kıtasında, bu hedefin çok gerisinde bulunmaktadır. IEA verilerine göre, Afrika’da yaşayan yaklaşık 1 milyar insan, temiz pişirme teknolojilerine erişememekte ve geleneksel yöntemlerle enerji ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalmaktadır. Bu durum, kadın ve çocukların günlük yaşamlarında ciddi zorluklar doğurmakta, saatler süren yakacak toplama faaliyetleri eğitim ve istihdam fırsatlarının önünde engel oluşturmaktadır. Ayrıca, temiz enerjiye erişim eksikliği, sağlık sorunlarını derinleştirmekte ve çevresel bozulmayı hızlandırmaktadır. Geleneksel yakıtların kullanımı, her yıl milyonlarca insanın sağlığını tehlikeye atarken, aynı zamanda ormanların tahribatına ve küresel karbon emisyonlarının artmasına da neden olmaktadır

.

Afrika’da Enerjiye Erişim Sorunu

Afrika kıtası, modern enerjiye erişim konusundaki en büyük açıkların bulunduğu bölge olarak dikkat çekmektedir. IEA tarafından hazırlanan Universal Access to Clean Cooking in Africa raporuna göre, Sahra Altı Afrika’da yaklaşık 1 milyar insan temiz pişirme çözümlerine erişememektedir. Kıtadaki hanelerin %80’inden fazlası, odun, kömür, tezek gibi geleneksel biyokütle kaynaklarına dayalı yöntemler kullanmaktadır. Bu durum, enerji yoksulluğunun yanı sıra ciddi bir sağlık krizine de yol açmaktadır. Geleneksel pişirme yöntemlerinden kaynaklanan iç ortam hava kirliliği, Afrika’da her yıl yaklaşık 815 bin erken ölüme neden olmaktadır. Kadınlar ve çocuklar bu durumdan en çok etkilenen kesim olup, uzun süreli dumana maruz kalmaları solunum yolu hastalıklarının artmasına yol açmaktadır. Ayrıca, enerjiye erişim eksikliği kırsal bölgelerde yaşayan aileleri daha da zor durumda bırakmakta, eğitim ve istihdam imkanlarına erişimi kısıtlamaktadır. Enerji yoksulluğu aynı zamanda ormansızlaşmayı tetiklemekte, her yıl yaklaşık 1,3 milyon hektar orman alanı yakacak ihtiyacını karşılamak amacıyla yok edilmektedir. Bu durum hem ekosistemlerin dengesini bozmakta hem de karbon yutak alanlarının azalmasına neden olarak iklim değişikliğini hızlandırmaktadır

Yatırım İhtiyacı

Afrika’da enerjiye erişimi sağlamak ve temiz pişirme teknolojilerini yaygınlaştırmak için büyük ölçekli yatırımlar gerekmektedir. IEA raporuna göre, kıtanın 2040 yılına kadar evrensel enerjiye erişim hedefini gerçekleştirebilmesi için toplam 37 milyar ABD doları tutarında yatırıma ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yatırımın yaklaşık %25’i altyapı projelerine, kalan %75’i ise hane bazlı cihaz ve teknolojilere yönlendirilecektir. LPG depolama ve dağıtım altyapısının geliştirilmesi, elektrik şebekelerinin genişletilmesi, biyoetanol ve biyogaz tesislerinin kurulması bu yatırımların ana kalemleri arasında yer almaktadır.

Finansman modelleri arasında Pay-As-You-Go (PAYG) sistemleri, kullanıcıların küçük miktarlarda ödeme yaparak enerjiye erişimini kolaylaştırmaktadır. Ayrıca, karbon kredisi mekanizmaları, temiz pişirme teknolojilerine yapılan yatırımları teşvik etmekte ve şirketlere ek gelir sağlamaktadır. 2023 yılında karbon kredilerinden elde edilen gelir 155 milyon ABD dolarına ulaşmış, bu kaynak özellikle biyokütle ve LPG projelerinin yaygınlaştırılmasında önemli bir rol oynamıştır. Uluslararası hibeler de bu süreçte kritik bir fonksiyon üstlenmektedir; Norveç ve İngiltere gibi ülkelerden sağlanan finansal destekler, Afrika ülkelerinde temiz enerjiye erişimi hızlandırmaktadır. Bununla birlikte, yerel finans kuruluşlarının temiz enerji projelerine kredi verme kapasitesinin artırılması, sürdürülebilir bir yatırım ortamının oluşturulması açısından büyük önem taşımaktadır

Uluslararası İşbirlikleri ve Bölgesel Stratejiler

Enerjiye erişim sorununu çözebilmek için sadece finansal kaynakların artırılması değil, aynı zamanda güçlü politika araçlarının geliştirilmesi de gerekmektedir. Afrika’daki birçok ülke, temiz pişirme teknolojileri alanında ulusal stratejiler belirleyerek enerji yoksulluğunu azaltmayı hedeflemektedir. Örneğin, Kenya ve Tanzanya, 2028 yılına kadar evrensel erişim hedefleri koyarken, Senegal 2035 yılına kadar benzer bir hedef belirlemiştir. 2024 yılında Paris’te düzenlenen Afrika Temiz Enerji Zirvesi sonrası, uluslararası kamu ve özel sektör tarafından toplam 2,2 milyar ABD doları yatırım taahhüdü alınmış ve bu taahhütlerin 470 milyon ABD dolarlık kısmı bugüne kadar kullanılmaya başlanmıştır. Uluslararası düzeyde G7, G20 ve COP30 süreçleri, temiz enerjiye erişimi küresel gündemin öncelikli başlıkları arasına taşımış, enerji altyapısının geliştirilmesi, teknoloji transferi ve kapasite geliştirme alanlarında uluslararası işbirlikleri güçlendirilmiştir. Ancak, bu işbirliklerinin etkin olabilmesi için yerel halkın ihtiyaçlarına uygun, kapsayıcı ve sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi zorunludur

Enerjiye erişim, yalnızca teknik bir mesele değil, aynı zamanda sosyal adalet, ekonomik kalkınma ve çevresel sürdürülebilirliğin kesişim noktasında yer alan çok boyutlu bir konudur. 2030 hedeflerine ulaşmak için hükümetler, özel sektör, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum arasında etkin bir işbirliği gereklidir. Afrika özelinde temiz pişirme teknolojilerinin yaygınlaştırılması, kadınların ve çocukların yaşam kalitesini artırmanın yanı sıra ormansızlaşmayı önleyecek, karbon emisyonlarını azaltacak ve bölgesel ekonomik kalkınmayı hızlandıracaktır. Evrensel enerjiye erişim, sürdürülebilir kalkınmanın anahtarıdır ve bu hedefe ulaşmak, küresel ölçekte kolektif bir çaba gerektirmektedir.

enerjiplatformu.org

 
Yorumlar

Yorum Yaz



Benzer Yayınlar

Türkiye’nin Hidrojen Vizyonu: Teknolojik Gelişmeler ve Politik Stratejiler

Türkiye’nin Hidrojen Vizyonu: Teknolojik Gelişmeler ve Politik Stratejiler

Küresel ölçekte artan enerji talebi, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri, enerji politikalarında köklü bir dönüşümü zorunlu kılmaktadır

Karbonsuz Geleceğe Doğru: Enerji Depolama Sistemlerinin Teknik, Ekonomik ve Politik Boyutlar

Karbonsuz Geleceğe Doğru: Enerji Depolama Sistemlerinin Teknik, Ekonomik ve Politik Boyutlar

Enerji sistemlerinde güvenilirlik, esneklik ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için enerji depolama teknolojileri stratejik bir öneme sahiptir