Enerji Platformu | Türkiye'nin Kapsamlı Enerji Bilgi ve Haber Merkezi



379633837-enerji-platformu-turkiye-nin-kapsamli-enerji-bilgi-ve-haber-merkezi.png
Nükleer Enerjide Yeni Trendler
Küresel elektrik talebi, yalnızca geleneksel tüketim kalemleriyle değil, aynı zamanda veri merkezleri ve yapay zekâ uygulamalarıyla hızlanıyor. Elektrik kullanımı son on yılda toplam enerji talebinin yaklaşık iki katı hızda arttı; bu “Elektriğin Çağı”na girildiğini gösteriyor.

Küresel elektrik talebi, yalnızca geleneksel tüketim kalemleriyle değil, aynı zamanda veri merkezleri ve yapay zekâ uygulamalarıyla hızlanıyor. Elektrik kullanımı son on yılda toplam enerji talebinin yaklaşık iki katı hızda arttı; bu “Elektriğin Çağı”na girildiğini gösteriyor. Böyle bir zeminde 7/24 üretilebilen, düşük emisyonlu ve şebeke güvenliğini güçlendiren kapasite her zamankinden daha değerli. Nükleer enerji, bu profile uyan teknolojilerin başında geliyor ve 40’tan fazla ülkede genişleme yönünde siyasi destekle geri dönüş sinyalleri veriyor.

2023 itibarıyla dünya elektrik üretiminin biraz üzerinde %9’u nükleer kaynaklıdır; nükleer, hidrodan sonra ikinci büyük düşük emisyonlu üretim kaynağıdır. 2025’te küresel nükleer üretimin tarihsel zirveye çıkması beklenmektedir. Hâlihazırda yaklaşık 420 reaktör çalışmaktadır. 63 reaktör (yaklaşık 71 GW) inşa hâlindedir; bu projelerin yarısı Çin’dedir. Son beş yılda 60’tan fazla reaktörde ömür uzatma kararları alınmıştır.

2017–2024 döneminde inşasına başlanan 52 reaktörün 48’i Çin veya Rus tasarımıdır. Bugün süren inşaatların yarısı Çin’dedir; Çin’in 2030’a kadar AB ve ABD’yi geçerek kurulu güçte lider olması beklenir. Rusya, ihracatçı olarak da başat konumdadır. Uranyum üretimi ve zenginleştirme kapasitesi sadece birkaç ülkeye yoğunlaşmıştır. Bu durum enerji güvenliği açısından risk yaratmaktadır.

ABD’de Vogtle 3–4 projesi toplam proje süresi ~10 yıla uzamış, maliyetler ciddi şekilde artmıştır. Avrupa’da Olkiluoto-3 (Finlandiya), Flamanville-3 (Fransa) ve Hinkley Point C (İngiltere) projeleri gecikmelerle gündeme gelmiştir. Buna karşılık BAE’de Barakah ve Kore’de Saeul 1–2 projeleri daha sınırlı sapmalarla tamamlanabilmiştir.

2023’te nükleer yatırımlar (yeni santraller + ömür uzatmalar) yaklaşık 65 milyar USD’ye ulaşmıştır; bu, on yıl önceye göre yaklaşık iki katıdır. 2021’de yeni kapasite yatırımları 35 milyar USD iken 2023’te 42 milyar USD’ye çıkmıştır. İleriye dönük olarak yıllık yatırımın 2030’a kadar 120 milyar USD’ye ulaşması beklenmektedir.

2019–2024 arasında 13 ülkede 64 reaktör için ömür uzatma kararları alınmıştır. ABD, Japonya ve Avrupa ülkelerinde farklı düzenlemelerle mevcut filoların ömürleri uzatılmıştır. 40’tan fazla ülke yeni reaktör planlamakta veya değerlendirmektedir. Ayrıca 20’den fazla ülke 2050’ye kadar küresel kapasiteyi üçe katlama taahhüdünde bulunmuştur.

Mevcut politika ayarlarında 2050’de SMR kapasitesi yaklaşık 40 GW’a ulaşır; hedefli destek ve zamanında teslimat koşullarında üç katına çıkıp 120 GW olabilir. Maliyetlerin büyük reaktörlerle pariteye yaklaşması hâlinde bu sayı 190 GW’a çıkabilir. SMR’ler daha kısa inşaat süreleri ve daha düşük yatırım büyüklükleriyle özel sektör için cazip bir alan oluşturmaktadır.

Nükleer projeler büyük ölçek, uzun inşa süresi ve teknik karmaşıklık nedeniyle finansmanı en zor projeler arasındadır. Kamu şirketleri ve devletler ana finansörlerdir, ancak gelecekte özel sermayenin daha fazla devreye alınması gerekmektedir. Uzun vadeli enerji alım anlaşmaları, yeşil tahviller ve geçiş finansmanı araçları bu noktada önem kazanmaktadır.

Reaktör teknolojilerinde ve uranyum tedarikinde yoğunlaşma riski vardır. Nükleer yatırımların artması nitelikli işgücü ihtiyacını yükseltecektir. Emniyet kültürü, söküm ve atık yönetimi projelerin toplumsal kabulü için vazgeçilmezdir.

Türkiye’de inşa hâlindeki kapasite yaklaşık 5 GW’tır ve Rus tasarımlarına dayalıdır. Bu durum tedarik çeşitliliği ihtiyacını gündeme getirmektedir. SMR’ler, sanayi ısısı ve veri merkezleri için yeni fırsatlar sunmaktadır. Finansmanda kamu-özel ortaklıkları ve yeşil tahvil ihracı gibi modeller değerlendirilebilir.

Nükleer enerji için pazar, teknoloji ve politika temelleri yeni bir çağın mümkün olduğunu göstermektedir. Ancak bunun gerçekleşmesi standartlaştırma, öngörülebilir gelir çerçeveleri, çeşitlendirilmiş tedarik zincirleri ve yenilikçi finansman modelleri ile mümkün olacaktır. Küçük modüler reaktörler, enerji güvenliği ve iklim hedefleri için katalizör rolü üstlenebilir.

enerjiplatformu.org

 
Yorumlar

Yorum Yaz



Benzer Yayınlar

Türkiye’nin Hidrojen Vizyonu: Teknolojik Gelişmeler ve Politik Stratejiler

Türkiye’nin Hidrojen Vizyonu: Teknolojik Gelişmeler ve Politik Stratejiler

Küresel ölçekte artan enerji talebi, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri, enerji politikalarında köklü bir dönüşümü zorunlu kılmaktadır

Karbonsuz Geleceğe Doğru: Enerji Depolama Sistemlerinin Teknik, Ekonomik ve Politik Boyutlar

Karbonsuz Geleceğe Doğru: Enerji Depolama Sistemlerinin Teknik, Ekonomik ve Politik Boyutlar

Enerji sistemlerinde güvenilirlik, esneklik ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için enerji depolama teknolojileri stratejik bir öneme sahiptir