Verilere göre 2025 yılının ilk yarısında yenilenebilir enerji yatırımları geçen yılın aynı dönemine göre %10 oranında artış kaydetmiş ve toplamda 386 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu rakam, enerji dönüşümünün küresel ölçekte hız kazandığını ve yatırımcıların hâlâ bu alana yoğun ilgi gösterdiğini ortaya koymaktadır. Ancak aynı dönemde büyük ölçekli güneş ve rüzgâr projelerine yönelik finansman ve onay süreçlerinde yavaşlamalar gözlenmiştir. Küçük ölçekli güneş sistemlerine olan talebin artışı, bireysel tüketicilerin ve küçük işletmelerin enerji bağımsızlığına yöneliminin güçlendiğini göstermektedir. Bu haber dosyasında söz konusu gelişmeler ayrıntılı şekilde ele alınacak, yatırım trendleri, bölgesel dağılım, riskler ve Türkiye’nin konumu değerlendirilecektir.
Yenilenebilir enerji yatırımlarında son on yılın seyri incelendiğinde, 2015 sonrası dönemde ivmenin ciddi ölçüde arttığı görülmektedir. 2020 yılında küresel yatırımlar yaklaşık 280 milyar dolar seviyesindeyken, 2024 yılında bu rakam 350 milyar doları aşmış ve 2025’in ilk yarısında 386 milyar dolara yükselmiştir. Bu artışın arkasında yatan en önemli faktörler, iklim değişikliği ile mücadele için belirlenen uluslararası hedefler ve ülkelerin enerji güvenliği kaygılarıdır. Özellikle Avrupa’da Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında fosil yakıt bağımlılığının azaltılması yönünde güçlü bir politika iradesi ortaya çıkmıştır. Asya-Pasifik bölgesi ise hem nüfus yoğunluğu hem de artan enerji ihtiyacı nedeniyle yenilenebilir yatırımların merkezinde yer almaktadır. Çin, 2025’in ilk yarısında toplam yatırımların yaklaşık %35’ini tek başına gerçekleştirmiştir.
Büyük ölçekli güneş ve rüzgâr projelerinde finansman ve onay süreçlerindeki yavaşlamalar dikkat çekmektedir. Bu durumun temel nedenleri arasında, artan faiz oranları, hammadde fiyatlarındaki dalgalanmalar ve proje izin süreçlerinin karmaşıklığı bulunmaktadır. Buna karşılık, küçük ölçekli güneş sistemleri özellikle konut sahipleri ve küçük işletmeler tarafından yoğun şekilde tercih edilmektedir. Düşen panel maliyetleri, kurulum kolaylığı ve enerji bağımsızlığı sağlama motivasyonu, bu eğilimi desteklemektedir. Rüzgâr enerjisi tarafında ise türbin üretiminde yaşanan tedarik zinciri sorunları projelerin gecikmesine yol açmaktadır. Özellikle Avrupa’da bazı offshore (deniz üstü) rüzgâr projelerinin ertelendiği rapor edilmiştir.
Yenilenebilir enerji yatırımlarında depolama teknolojilerinin önemi giderek artmaktadır. Güneş ve rüzgâr gibi değişken kaynakların entegrasyonu için batarya sistemleri kritik rol oynamaktadır. 2025 yılında batarya yatırımlarında %15’lik bir artış yaşanmıştır. Ayrıca hidrojen enerjisi projeleri ve hibrit sistemler de yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Dijitalleşme, akıllı şebekeler ve yapay zekâ destekli enerji yönetim sistemleri, geleceğin enerji altyapısının en önemli parçaları olarak öne çıkmaktadır.
Yatırımların yönünü belirleyen en önemli faktörlerden biri hükümet politikalarıdır. Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı, ABD’nin IRA (Inflation Reduction Act) kapsamında sunduğu teşvikler ve Asya ülkelerinin enerji dönüşüm planları, 2025 yılı itibariyle yatırımları şekillendirmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde uluslararası finans kuruluşlarının sağladığı krediler ve hibeler, büyük ölçekli projelerin hayata geçirilmesinde kritik rol oynamaktadır.
Her ne kadar yenilenebilir enerji yatırımları yükseliş trendinde olsa da bazı riskler mevcuttur. Küresel ölçekte artan faiz oranları, proje finansman maliyetlerini artırmakta; enflasyon ve döviz kurları ise yatırımcıların kârlılığını etkilemektedir. Ayrıca tedarik zinciri sorunları, özellikle güneş panelleri ve rüzgâr türbinlerinde maliyet baskısı yaratmaktadır. Jeopolitik gerilimler, enerji yatırımlarının yönünü ve hızını belirleyen bir diğer faktördür.
Türkiye, 2025 yılı itibariyle enerji portföyünde yenilenebilir kaynakların payını artırma hedefi doğrultusunda önemli adımlar atmaktadır. Özellikle lisanssız güneş projelerinde kayda değer bir artış yaşanmaktadır. Küçük ölçekli sistemlere yönelim, Türkiye’de de tıpkı küresel trendde olduğu gibi hız kazanmıştır. YEKA (Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı) projeleri ise büyük ölçekli yatırımlar için kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin enerji güvenliği ve dışa bağımlılığını azaltma stratejisi çerçevesinde yenilenebilir yatırımlar önümüzdeki yıllarda daha da artacaktır.
386 milyar dolarlık yatırım, 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını azaltma hedeflerine ulaşılması açısından kritik bir başlangıçtır. Ancak bu rakamın yeterli olmadığı da açıktır. Uluslararası Enerji Ajansı, küresel 1,5 derece hedefi için yıllık yenilenebilir enerji yatırımlarının 2030’a kadar 1 trilyon dolar seviyesine çıkması gerektiğini vurgulamaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda yatırımların daha da hızlanması beklenmektedir. Küçük ölçekli sistemlerin yaygınlaşması, enerji demokrasisi açısından önemli bir kazanım olarak değerlendirilmektedir.
Veriler küresel yenilenebilir enerji yatırımlarının rekor seviyelere ulaştığını göstermektedir. Büyük ölçekli projelerdeki yavaşlamalara rağmen küçük ölçekli sistemlere olan ilgi, enerji dönüşümünün tabana yayıldığını ortaya koymaktadır. Enerji depolama, dijitalleşme ve yeni teknolojiler yatırımların geleceğini şekillendirecek en önemli unsurlar arasında yer almaktadır. Türkiye de bu dönüşümün bir parçası olarak enerji çeşitliliğini artırma ve dışa bağımlılığı azaltma yönünde stratejilerini güçlendirmektedir. Önümüzdeki dönemde politika yapıcıların, yatırımcıların ve toplumların yenilenebilir enerjiye yönelimi, küresel enerji dönüşümünün hızını belirleyecektir.
Yorumlar